Powered By Blogger

24 Aralık 2016 Cumartesi

Tecrübelere Devam,

     TRNSK isimli hissemi sattıktan sonra tekrar borsa da işlem yapmaya başlamalıydım. Tabi hareket noktam para hareketlerinin nasıl gerçekleştiğini tespit etmek olmalıydı. Ancak bununda birileri tarafından tespit edilmiş olabileceği düşüncesiyle sosyal paylaşım sitelerinde araştırma yaptım. Bu araştırmalarım esnasında birşeyler bildiğini zannettiğim biriyle tanıştım. Analiz falan yaptığını, işletme master falan yaptığını öğrendim. Resmi falan da var. Güvenilir diye düşünerek Paylaşımlarını okumaya başladım.
     Bir ara Egpro (egeprofil) diye bir hisseden bahsetti. Bahsettiğin de hisse 8 tl.'ydi. Adam o zamanlar inşaat sektörü gelişecek, pencere satışları artacak, ilave fabrikalarda üretim artacak diye paylaşımlarda bulundu. Anlayacağınız uçacak, kaçacak analizleri. Böyle söylemlerle güven sağladı. Facebook sayfasında herkese bahsetti bu hisseden. Ancak bilmeden mi yada başkasının yönlendirmesiyle mi bilemiyorum, bu hisseyi bizlere aldırdı. Aldıktan sonra hisse düşmeye başladı. Birdaha aldığımız fiyatları görmedi. Aslında biz hisseyi aldıktan sonra inşaat sektörü çok gelişti, hatta rekorlar kırdı. Ama bunun bizim hisseye pek etkisi olmadı. Aslında burdan da bir ders çıkarılabilirdi. Hisse fiyatları oluşurken, sektörel hareketler fiyatları önceden etkileyebilir. Yani siz sektörel hareketliliğe dair haberi duyduğunuzda yada bu hareketliliği önceden analiz ettiğinizde, bu hareketlilik fiyata çoktan etkisini göstermiş olabilir. Bu nedenle hisseyi alacağınız fiyat, elde edeceğiniz kârı belirleyecektir. Pahalı aldığınız hisseden kâr beklemek biraz boşa kürek çekmektir.
         Sonra "düşen hisseden alırsan hisse alış fiyatı ortalaman düşer, yükseldiğinde erken kurtulursun" yöntemini öğrendim. Aldım düştü. Aldım düştü. Bu duruma da bir isim verilmişti, daha önceden tecrübe edenler tarafından. Bu " Düşen bıçak hareketidir." Düşen bıçak nasıl tutulmazsa, kontrolsüz düşen hissede herhangi bir fiyattan alınmamalıdır. Alınacak fiyat iyi tespit edilmelidir.
         Düşüş sonrası Son fiyatı 5 tl civarıydı. Düşüşler sırasında aldığım hisselere Ortalama maliyet fiyatını 7 tl ye düşürmüştüm. Artık hissenin yükselmesini bekliyordum. Sabırsız olmam ve beklemeyi sevmediğimden En kısa zamanda kurtulmalıydım bu hisseden. Beklemeyi pek sevmiyordum. Sonra bir ara 5,48 tl ye yükseldiğini gördüm. Bu seviyelerden zararı kabul edip satmaya karar verdim.
      Ancak bu satış kararı bana yeni bir ders almama vesile olacaktı. Hisse sığ ise yani işlem hacmi düşükse ve senin elinde fazla hisse varsa elindeki hisseleri hemen satamıysun, bunu da bu sayede öğrendim. Sizde eğer bir hisse analizi yaptınız ve hissenin yükseleceğini öngörüyorsanız, yapmanız gereken çok fazla hisse alıp çok kazanmak fikrinden uzaklaşmanız. Her hisseyi satabileceğiniz kadar almalısınız. Bunu ben tecrübeyle öğrendim. Elimdeki hisseleri satmak birkaç günümü aldı. Çünkü hisse çok sığ dı. Yani işlem hacmi çok düşüktü.
        Bu bilgiyi sadece borsada değil yapacağınız her yatırım da kullanabilirsiniz. Mesela bir kafe açacaksanız, müşteri potansiyelinizi hesaplayarak yada analiz ederek, açacağınız kafenin büyüklüğünü önceden belirlemelisiniz. Yani açacağınız cafe de masa sayınızın çok olması çok müşteri gelecek ve kâr edeceğiniz manasına gelmez. Bende Egpro hissesini çok kâr etmek hayaliyle  çok aldım. Ama satmaya sıra geldiğinde müşterisi az olduğundan satmam zaman aldı. Yine zarar etmiştim. Ama yaşadığım tecrübe, ettiğim zararı bir nebze azaltmıştı bende. Yada bana öyle gelmişti......

17 Aralık 2016 Cumartesi

Sıkışan Ortadoğu Politikaları ve Isınan Ortadoğu Siyasetinin Türkiye, dolar ve borsa üzerindeki etkileri.....

Bir önceki paylaşımımda bazı yorumlar aldım. Öğrenciyken yaptığım ticari faaliyetlerden bahsetmemi ajitasyon olarak görenler oldu. Tabi bunu asla ajitasyon amaçlı yapmadığımı belirtmek isterim. Orada anlatmak istediğim şey alın terinizle kazandığınız paranızı yatırım amacıyla değerlendirirken benim gibi hata yapmayıp, daha dikkatli olmanızı tavsiye etmek için yaptığım bir paylaşımdı. Hayatın içinde hata yaptığınız sürece varsınızdır. Hatalar yaptıkça doğruya yaklaşırsınız. Ama hata yapma lüksümüz yoksa hamlelerimizde daha dikkatli olmalıyız.
Eğer babanızdan kalan tarlanız veya domates bahçeleriniz varsa yatırım yapmakta düşünmenize gerek yoktur. Zaten babanız sizin yerinize düşünmektedir her zaman. Babanızın şemsiyesi altında kış görmeyebilirsiniz belki. Ama ben zaten paylaşımımı kendi ayakları üzerinde durmak isteyenler için yapıyorum.
Ayrıca benim hazine haritası paylaşacağımı bekleyenler varmış. Valla beklemesinler. Böyle bir harita yok. Emeksiz nimet olmuyor. Burada amacım kimseyi zengin etmek değil. Sadece insanlara yatırım konusunda farklı bir bakış açısı sağlamak ve yardımcı olmak. Ama şunuda belirteyim talep olması durumunda ciddi rakamlardaki portföyleri yönetip, ekonomik danışmanlık yapmak ta ideallerim arasındadır. Diyorum Ve Bu konuyu burda kapatıyorum.
    Gelelim şu dolar meselesine. Valla şuana kadar hiç dolarım olmadı. Sadece en son seçim öncesinde yaptığım analizde doların 2,76 seviyelerinden alınabileceğini yakın çevreme söylemiştim.Bunu söylediğimde dolar 2,95 seviyelerindeydi. Benim dolar almak için artırdığım bir param olmadığı için ve asla dolarda uzun vadeli yatırım taraftarı olmadığım için almaya niyetim yoktu. En son seçimler sonrasında sabah merak edip piyasalara bir baktım, ne göreyim. Dolar 2, 76 ya doğru iniyor. Sonra dedikodu olmasın, "adam kendi dediğine inanmamış" demesinler diye hesabımda bulunan ve kredi kartı borcum için ayırdığım 3000 tl ile 2,76 dan dolar alışımı yaptım. Ve aynı gün 2,86 seviyelerinden sattım. O zamanda yakın çevreme 3,30 ve 3,80 hedeflerinden bahsetmiştim. Yani anlayacağınız hayatıma dolar birkez girdi. Oda az önce bahsettiğim zamanda aldığım sanal dolardı, maaş Bankasının hesabından almıştım.
     Dolar hakkında geçen aklıma birşey takıldı. Bir bilen varsa beni aydınlatsın lütfen. Herkes dolar satıyor tl değerlensin diye. Peki bu dolarları bizden alan kim? Döviz büroları ve bankalar değilmi? Peki birşey alındığı zaman mı değerlenir, satıldığı zaman mı? Benim bildiğim birşeyin alıcısı yoksa fiyatı düşer. Peki o zaman fiyatı düşecekse neden bankalar ve bürolar doları alıyor? Yada doları kim alıyor?  Valla benim yarım yamalak ekonomik değerlendirmelerime göre doları toplayan Amerikanın ve İsrail lobisinin ta kendisi. Biz zaten dolara göbekten bağlıyız, dış borcumuzun dolar olması nedeniyle. Adamlar bizdeki dolarları toplayıp götürüp 1. kendi ülkelerinde faize yatırabilirler.
2. Kendilerine Türkiye dışında başka güvenilir limanlar bulmuş olabilirler.
3. Türkiyeyi daha güvenli hissettikleri bir zamana kadar beklemeyi tercih edebilirler. Bu beklentiler sonucunda piyasada azalan dolar nedeniyle dolar yükselmeye devam edecek. Yükselen dolar nedeniyle bizim dış borç uçacak ve bizde ekonomik olarak eriyeceğiz. İnşaallah bu senaryom çıkmaz, ben yanılırım. Ama para öyle birşey ki? Herşeyi yaptırır. Blog ismimde belirttiğim gibi "PARA ASLA TESADÜFLERİ SEVMEZ" Çünkü para herzaman planlı ve programlıdır. Asla tesadüflerle değerlenmez ya da değer kaybetmez.
    Size bir endişemden daha bahsedeyim. Dolar 2,76 larda iken borsa endeksi kaçlardaydı? Ve dolar 3,50 olduğu şu sıralarda endeks kaçlarda? Pek fark yok endeks değerlerinde. Bu enteresan değilmi sizce? Ülkemize ekonomik savaş açan yabancı, %60 ına sahip olduğu borsamızı neden çökertmiyor?
      Şu ana kadar yaşadığım tecrübelere binaen bu soruya kısmen cevap vermek istiyorum. Aslında yabancılar borsamızdan belli bir süredir çıkmaktalar. Bunu size ıspatlayamam. Bu benim öngörüm. Bunu ıspatlayacak ekonomistler vardır, baksınlar. Tabi çıkmak dediysek %100 değil,  % 30-40 civarı çıkış olduğunu tahmin ediyorum. Çıktıkları bu para ile dolarları topluyorlar şuan. Peki ne zaman doları satıp borsaya dönecekler? Onuda nacizane yaşadığım tecrübelere binaen cevaplayayım.
Yaşadığım tecrübeleri ve benzer durumları ileriki zamanlarda paylaşacağım Allah ömür verirse.
       Gelelim bugüne. Borsaya yabancının girmesi için borsada hisselerin ucuzlaması lazım. Benim hesaplarıma göre dolar yükselişini karşılayacak endeks değeri 60- 65 bin ler. Borsada düşüşler sebepsiz olmuyor malesef. Ciddi sıkıntılarda iki taban gören endeks gördüm ben. İki taban demek % 20 kayıp demek borsada. Bunun olması içinde Allah göstermesin ama birilerinin (dünyada parayı yönetenlerin) çok ciddi sıkıntılar planlamaları gerektiği öngörüm var. Bu, yaşadığımız ateş çemberinde ya bir savaş tehdidi yada yaşayacağımız siyasi bir kriz olabilir. Bunların dışında borsaya top değse birşey olmaz. Bu tarz düşüşler bir değersizleşme değildir. Sadece para kazanmanın bir kuralıdır. Ayrıca biliriz ki depremler yer kürenin rahatlaması içindir. Borsanında rahatlaması içün bu tarz senaryolar malesef planlanıyor, büyük para sahipleri tarafından. Böyle bir hadiseden sonra yabancı borsaya ucuzdan maliyetlenerek tekrar girecek ve ortamın düzelmesi ile borsayı tekrar yukarı seviyelere çekecekler. Tabi bunların sonucunda dolar da kendini normal seviyelere çekecektir. Yaşanan bu kriz sırasında da doların 3,80-3,90 seviyelerini göreceğini öngörüyorum. 4,20 seviyeleri de var. Ama O biraz zor gibi. Onun olması için Euro bölgesinde ciddi kriz olması demek. Şuan öyle bir sorun gözükmüyor. Yani gavur rahat rahat oturuyor. Biz birbirimizi yiyoruz.
     Benim dolarını satan tüm vatansever insanlara tek tavsiyem var. (Bu arada benim olsa bende satardım. Zaten yukarda da bahsettim, hiç dolar almadım.) Nasıl olsa doları sattınız nakittesiniz. Bekleyin..... Kaybedeceğiniz birşey yok çünkü.
Yazdığım bu senaryo gerçekleşince 60-65 bin seviyelerinde %100 yerli malı olan Ülkemin hisse senetlerini alın, yabancılar saldırıp hisseleri kapışmadan birazda siz alın.
 Tabi bu senaryo geçici oluşturulan krizler için geçerlidir. Uzun sürecek krizler de (ki inşaallah böyle bir durum olmaz) farklı stratejiler üretilmelidir.
Hisse almanız gerekiyorsa gidip abidik gubidik hisseleri değil, (çünkü yabancılar onları almıyor.) gerçekten iş yapan, üreten firma hisselerini alın. Bilmiyorsanız bu hisseleri özelden bana ulaşın, söyliyim size. Ama dediğim gibi, endeks söylediğim seviyelere geldiği gün alın. Eğer bu senaryom tutmazsa beni affedin. Bu bloğu kapatırım. Bir dahada kimseye borsa ve para konusunda hiç birşey söylemem. Buna yüzüm olmaz çünkü. Bu paylaşımım benim tecrübelerime binaen yaptığım bir öngörüdür. Dostlarıma tavsiyemdir, başkasına da asla yatırım tavsiyesi değildir. Yani YTD.... Vesselam....

16 Aralık 2016 Cuma

Öğrencilik Yıllarım ve İlk Hisse Senedi Deneyimlerim.....

1997 yıllarında öğrenciydim. Ve harçlığımı çıkarmak için Memleketim Diyarbakırdan walkman, hesap makinesi, şarjlı pil vs. getirerek üzerine bir miktar kar payı koyarak satmak süretiyle kendi çapımda ticaret yapıyordum. Sonra bir süre öğrenciler arasında bayağı popüler olan, kaşeli kalem siparişi işine başladım. Siparişleri alıp, bu siparişleri ögrencilere ve yakınlarına sattım.
 1998 yılında, borsada ilk yatırımı mı yapmaya karar verdim. Ticaretten elde ettiğim kazancımı dergilerden ve gazetelerden keşfettiğim "Raks elektrikli ev aletleri" denen hisseye yatırdım ve ilk kazancımı sağladım. %150 kazanmıştım. Ne kadar para yatırdığımı hatırlamıyorum. Ama bayağı sevinmiştim. Daha sonra PETKİM ve TUPRAŞ hisselerinden %100-160 arası kazandım. İşler iyi gidiyordu. Fazla param yoktu ama kazanabiliyordum. 1999 yılında yine dergilerden ve gazetelerden tanıdığım TRNSK (Transtürk Holding) hissesini almaya karar verdim. Kararımı verirken biraz duygusal davranarak, Galatasaraylı olmam nedeniyle biraz düşünmeden kararımı verdim. Çünkü bu hisse Galatasaray Başkanı Faruk Sürene aitti. Bu bana hayatımın ilk borsa dersini almama neden olacak bir karardı. Ve kararımı verdim, haftalık %150 kazandıran, ancak %500 düştüğünü sonradan gördüğüm bu hisseyi almaya karar verdim ve aldım. Ancak düşmeye devam etmekteydi, tüm paramı bu hisseye yatırmıştım. Hisse düştü, düştü, düştü......Sonra hayatımın ilk borsa terimini öğrendim. "Gözaltı pazarı...." İyi birşey olmadığını o zaman öğrendim, ögrendiğim ikinci şey ise artık bu hisseyi unutmam gerektiği ve uzun bir süre borsaya bulaşmamam gerektiğiydi. Ve bende böyle yaptım....Unuttum.....
Taki   2011 yılına kadar....  2011 yılında bir ara unuttuğum, ancak yatırdığım parayı hiç unutamadığım TRNSK hisse senedine bakmak aklıma geldi. Birde ne göreyim 2 tl den aldığım, 0,2 tl ye düşen hisse yükselmiş, 0,8  TL ye çıkmıştı. Bu 3 kat yükselmek demekti. Ancak buna rağmen maliyetime yüksek olduğundan hala zarardaydım. Bir daha bu seviyelere gelmeyeceğini düşünerek hissemi satma kararı aldım. Borsada 3'üncü dersimi de bu sayede almıştım. 3'üncü ders " Düşen hisse düşerken alınmaz, yükselen hisse yükselirken satılmaz". Bu eğitimi yine acı bir tecrübeyle almıştım. Bir süre sonra 0,8 TL den sattığım hissem 2 tl ye yani maliyetime gelmişti. Ancak o hisse benim değildi artık. Ellerin olmuştu.....
   Yaşadığım bu tecrübeler sonucunda, bende piyasanın bu durumunu göz önünde bulundurarak, bu kadar para trafiği ve bu trafiği yönetenlerin (Büyük para sahipleri, hayal bile edemeyeceğiniz kadar büyük yatırımcılar) işlerini şansa bırakmayacağını düşünerek, bu işlerin bir kural dahilinde yapılması gerektiğini düşündüm. Karar verdim, paramı kendim yönetmeliydim, Ve borsanın ve paranın bu kuralını bulmak için araştırmalarıma başladım.
     
      

12 Aralık 2016 Pazartesi

Para ve borsa İle nasıl tanıştım?

    Bu paylaşımımda 1997  yıllından itibaren para kazanmak üzerine yapmış olduğum araştırmalar dahilinde ilgimi çeken "borsa" kavramı ile nasıl tanıştığım üzerinde duracağım. 
    Tamamen amatör olarak 1997 yıllarında borsada alım ve satımlar yaptım. Bu işe başlarken o zamanların meşhur ekonomi dergisi olan "Ekonomist"i okuyordum. Bilenler hatırlar; İş Bankası üzerinden alım satım yapanlar bankamatik önünde sıraya girer, alım ve satımlarını yönetirlerdi. Daha profesyonel olmak isteyen ve daha büyük alım satım yapanlar ise şehirlerde kurulan menkul değer şirketlerinde televizyon karşısında fiyatları izleyip alım satım yapmaktaydılar. Tabi bu alım satımlar tamamen hissi olarak yada "broker" denen yönlendirme elemanları tarafından belirlenen hisselere yönelik yapılırdı. Aslında yönlendirme elemanı olmayıp, yatırım uzmanı olmaları gerekirdi bu kişilerin. Ama öyle değillerdi. Birilerinin Al dediğini alır, sat dediğini satarlardı. 
    Bu durum spekülatif hamlelere açıktı. Ve şuan sahip olduğum bilgi ve tecrübelere istinaden, o zamanlar yapılan işlerin ne kadar acemice ve şans eseri olduğunu daha net anlamaktayım. Adına yatırım dediğiniz şey için paranızı tamamen bilmediğiniz ve tanımadığınız birilerinin emrine veriyorsunuz. O kişinin veya derginin yönlendirmesine göre kazanırsanız (ki genelde kaybediliyor) çok şanslısınız, ancak kaybederseniz de zararınızı kabul edecek hiç kimse bulamazsınız, kaybettiğinizle kalırsınız. Yani bir nevi piyango gibi bir durum. Oysa ki "yatırım danışmanları" ve "broker" denen yatırımınızı emanet ettiğiniz kişiler, sizi doğru yönlendirmeli ve yatırımınızı yapmanız için size risk almadan yada az risk alarak yatırım yapmanıza yardımcı olmalıydılar. 
      Ancak öyle olmadığını acı tecrübelerle anladım. 
    

5 Aralık 2016 Pazartesi

2'nci Bölüm- Dolar Yükseltmeden Ne yapılabilir di?

 Piyasalara baktığımızda, sadece dolar değil Euro'nunda  yükseldiğini görmekteyiz. Bu piyasa biraz kanser haline gelmiş durumda bence. Tedavisi ilaçla değil, biraz temiz havada bol oksijen ve süreci izleyip görmekle olacak bir hal almış. Piyasalarda birde şu gerçek vardır, Kazanç elde edilen piyasalarda düşüş kaçınılmazdır. Kazanılacak piyasalarda da yükseliş kaçınılmazdır. Paranın hikayesi şu şekilde gelişir. Bir piyasada kazanç elde edilirse, kazanç nakite dönüştürülür. Bu nakit ile yeni limanlara yelken açılır. Mesela yabancı yatırımcı borsadan çıktı, sonucunda borsa düşer. Çıktığı para ile gider dolar alır. Kazanç elde edince belli seviyelerden tekrar dolarını satar. Tekrar güvenli görürlerse Türkiye borsalarında giriş yapar. Zaten %100 bizden vazgeçtiklerini sanmıyorum. Borsanın %60 ının yabancı yatırımcı olduğu aşikar. Bu adamlar Türkiyeden vazgeçmeyeceklerine göre, sadece belli oranlarda satış yaptıktan sonra Türkiye'nin durumunu izleyeceklerdir. Belki Türkiye piyasalarını "nadasa" bırakacaklardır.
 Bunun yanısıra ülkemin yastık altı da Merkez Bankasıdır. Merkez Bankasında da bir sürü dolar var. Eğer 3,50 seviyeleri dolar satışı için iyi seviyeler ise Merkez satsın düşürsün doları. Bizde diyelim ki "vay be bizde de ne para varmış, bi sattık düşürdük doları". Tabi gerçekler bu kadar şakacı değil.    Doların yükselmesinin siyasi bir konu haline getirilmesi de piyasalarıolumsuz tetikleyen bir yaklaşımdır.  Doların artması, borsanın düşmesi gibi hususlar, paranın veya ekonominin doğasında olan şeylerdir. Topluma da bu şekilde anlatılmalıdır. Birilerinin dış mihraklardan bahsetmesi, diğerlerinin felaket tellallığı yapması sadece ülkeye zarar verir. Ancak Türkiyeyi uluslar arası arena da zor durumda bırakacak ekonomik müdahalelerin olduğu da tabiki aşikardır. Ancak bu müdahalelerin 15 Temmuz sonrası değil, hazırlıklarının daha önce bahsettiğim doların 2,76-3 tl aralığında ki süreçte yapıldığı da araştırılmalı, tespit ve mücadele edilmelidir . Belki daha öncesinden planlanmıştır bugünler, bilemeyiz. Bunu daha derinlemesine incelemek lazım. Bu konuyu da ilerde paylaşırız belki.
 Diger bir husus ise dolar ve Euro nun dünya genelinde zaten yükselmesi gerektiği gerçeğidir. Bu, olgunlaşmış bir meyvenin dalından kopması gibi zamanlaması olan bir durum bence. Aslında dünya arenası ile restleşmeden dolar ile mücadelenin ön hazırlığı yapılsaydı dolardaki bu durum biraz daha hafif hatta "teget" geçebilirdi ekonomimizi. Ekonomi Bakanlığı ve Merkez Bankası iyimser tahminleri bırakıp yıl sonu doların Tl karşılığı tahminini birkaç puan arttıracaklarına dogru analiz yapabilir, doların yükseleceğini öngörebilir ( ki bu mümkün,%100 değil ama % 70-80 seviyelerde bu mümkün.)  ve 2,76 seviyelerinde doların yükseleceğini ön görerek elinde bulundurduğu dolarları diğer bir deyişle "yastık altı dolarlarını" kullanarak dış borcunu kapatilir, hatta düşük seviyelerden dolar almak için Tl cinsinden iç borçlanıp, dolar almak suretiyle sonra da bu dolarları dış borcu düşürmek amacıyla ödeme yapmak için kullanabilir, bu sayede bu durumu daha hafif atlatabilirdik.  Daha basit anlatacak olursam, benim dolar borcum varsa ve doların yükseleceğini öngörüyorsam,(Bu ciddi ekonomik veri ve çalışmalarla tespit edilebilir) yakın dostlarımdan (Bu devlet için milletidir) tl borç alırım, o parayla gider dolar alırım. Böylece dolar borcumu azaltırdım belki de tamamını kapatırdım. Bu sayede dostlarıma yani iç piyasaya tl borçlanmış olurdum. Ancak dolar borçlarımdan da kurtulmuş olurdum. Merkez Bankası böyle bir hamle yapsaydı zamanında, bu sayede 2,76 dan 3,50 ye Türkiyenin dış borcu %30 artmamış olurdu en azından. Bu oran dolar artıkça artacak tabiki....İç borçlanmanın yan etkileri olmazmı? Tabiki olur. Enflasyon yükselebilir,  belki küçülebiliriz. Ama dış borç yükseldiği sürece enflasyon düşük olsa ne olmuş. Bazen enflasyonun yükselmesi gerekir. Fazla zorlamamak lazım.....

3 Aralık 2016 Cumartesi

1'nci Bölüm-Son günlerin gündemi, dolar bozdurmak ve ekonomik milli mücadele....

   Son günlerde gündemi meşgul eden önemli konulardan biri de dolar daki yükseliş ve bunu önlemeye çalışan yastık altı dolarları bozdurma hamleleri....Tabiki bu tarz hamleler, milli duruş ve toplumsal hareket tarzını belirleme açısından iyidir, caydırıcıdır ve ülke menfaatinedir. Bende destekliyorum. Ancak sonuçlarının duygusallıktan ve elimizdeki birikimlerimizden olmaktan öteye gideceğini zannetmiyorum. Bunu zamanla tecrübe edeceğiz tabiki.
   Şunuda belirtmek gerekirki dolara karşı mücadelenin ve ülkemize karşı yapılan ekonomik saldırılara karşı mücadelenin birinci muhatabı tabiki "Ekonomi bakanı ve Merkez Bankası" dır. Mücadele yöntemlerini belirleyecek ve doların yükselmesini beklemeden bunun önlemlerini alacak bu iki kurumdur. Şunu baştan kabul etmek gerekirki dünya genelinde kullanılan bir para birimini sadece bizim yastık altında bulunan dövizler ile etkilemeye çalışmak okyanus taşmasın diye kova ile okyanus suyunu taşımaya benzer. Boş bir mücadele tarzıdır. Şunu sormak gerekiyor, madem doların yastık altındaki dolar satışıyla düşme beklentisi var, kimler yastık altındaki tl leri ile dolar alarak yükselişi destekliyor? Madem bu ekonomik saldırı 15 Temmuz ile beraber başladı, araştırmak gerekir ki kimlerin hesabında bu tarihten önce dolar likiditesi artış göstermiş, kimler 2,76-3,12 aralığında yüksek alımlar yapmış? Çünkü 2,76-2,90 fiyat aralığı 15 temmuzun hazırlık aşamaları, 3-3,07 aralığı ise 15 Temmuz sonrası Türkiye dışı siyasetin, yaşadığı şokun atlatılması için geçen seviyelerdir.
Bugün neden blog açma gereği duydum ondan bahsetmek istiyorum. Öncelikle bu fikri bana üniversiteden arkadaşım ve bacanak olamadığımız Bacanağım Serkan bana verdi. Kendisi Antalyada kişisel gelişim eğitmeni. "Fikirlerin sende kalmasın paylaş ve arşivle" dedi bana. Bende işyerinde yaşadığım bazı tecrübeleri hatırladım. Mesela oda arkadaşım (isim vermeyeyim.telif hakkı isteyebilir) sürekli bana dolar ne olur diye soruyordu. Bende 2,76 ları bekle. Oralardan al, 3,30 sonra 3,80 seviyelerini bekle dedim. Ama o sonuca odaklandı. 2,90 seviyelerinden acele ederek aldı. Ben 2,76 ya düşmesini bekle dedimiştim kendine. O doların gideceği seviyeleri hayal ederek acele etti. O zamana göre pahalı aldı. Aldıktan sonra 2,76 lara düştü.Panikledi. Aldığı fiyata gelince risk almak istemedi, yaşadığı adrenalin yanına kâr kaldı ve sattı. Burada dolar olur, ev olur, domates olur, alacağınız her ne ise alım noktasının ne kadar iyi olursa insan psikolojisinin ne kadar rahat olacağını tecrübe ettik. Tabiki bir tavsiye istiyorsak, tavsiye istediğimiz kişinin dediklerini dikkate almamız gertiğini öğrendik. Bu yaşanmışlık üzerinden yaklaşık 6 ay geçti. Dolarda yaşananlar ortada. Diger iş arkadaşım ise Halim abi. O telif hakkı istemeyeceğinden ismini vermeme mahsur yok sanırım. İş yerinde yaptığımız sabah kahvaltılarında Sürekli bana doları kaçta alalım. Dolar ne olacak diye soru sorar. En son sorduğunda 3,12 seviyelerindeydi. Yaklaşık 2 ay önce. Bu seviyelerde aldın aldın yoksa tren kaçar dedim. Aslında Halim abi de 2,76 lardan alabilirdi. Ama bana güvenmedi. Sonra bana haber verdi 3,18 den almış. Doların ne seviyelerde olduğunu bugün izliyoruz. Tabi halim abide tam güvenmemiş olacakki alabileceği miktarın yarısıyla dolar almış. Tamamını almaya çekinmiş. Bu aralar ah vah etsede tren kaçtı birkere. İşte bu yaşadıklarıma binaen tecrübelerimi ve bilgilerimi paylaşabileceğim, daha geniş kitlelere ulaşabileceğim, fikirlerime ihtiyacı olan ve uygulayacak insanların olacağı ümidiyle bu blog çalışmasını yapmaya karar verdim. Sadece sabah kahvaltısında dar bir kitleye değil,daha geniş bir kitleye ulaşmak ümidiyle bu girişime "vira bismillah" dedik.

1 Aralık 2016 Perşembe

Piyasalar her ne kadar başkanlık sistemini olumsuz karşıladığını hissettirsede, aslında görünen öyle değil. 12 yıllık istikrar da Türk piyasasından para kazanan yabancı yatırımcı bence yine Türk piyasasından vazgeçmez. Ki piyasalarda ve Türk siyasetinde bir değişiklik olmadığını göre göre. Yani anlayacağınız 12 yıllık  iktidarın kâr realizayonu bu yaşananlar. Para kazandılar, borsadan çıktılar, dolar aldılar, şimdide dolardan kazanıyorlar. Yabancı yatırımcı hep kazanıyor anlayacağınız. Piyasaları sirkeleyecekler, ciddi düşüşler yaşayacağız ama görünen tekrar piyasaların başkanlık seçimlerinden sonra toparlayamadı yönünde. Bu hissede kalın demek değildir. Fazla zararının yoksa satın çıkın derim.Daha sonra en ucuz hissettiğiniz yerden hissesinizi tekrar alın derim. Dolar için 3-3,10 seviyelerinden alım yapanlar için 3,80 seviyelerini satış yeri olarak verebiliriz. 3,50 seviyeleri dolar için alım noktasında riskli seviyeler. Ancak geçen seneden beri 3,80 hatta 4,20 seviyelerini hedef olarak görmekteyim.

26 Kasım 2016 Cumartesi

Merhaba Blogum....
Elveda sessizliğim...
Elveda boşlukta kaybolan sesler...
Merhaba taze fikirler, merhaba girişimci ruh...